KARNIYARIK VE MEYVE SALATASI
şeftali,incir,erik,siyah üzüm ve pembe üzüm...
Sevgili dostlar bugün menüde karnıyarık var ben ve ailem bu yemeği çok seviyoruz,dostlar beni bilirler patlıcanla yapılan bütün yemekleri ne çok severim,tarifini herkes eminim biliyordur ama ben yine de kısadan yazayım:
Patlıcanlar istenilen miktarda kullanılabilir,önce patlıcanları hareli soyalım daha sonra birkaç saat tuzlu suda bekletelim,daha sonra beklettiğimiz patlıcanları bir güzel yıkayıp kuruluyalım,yağda kızartalım,ayrı bi tavada soğanı kavuralım üzerine kıymayı ilave edelim sonrasında salça ve domates de koyduktan sonra bir güzel pişirelim,bu malzemeler piştikten sonra ortasını yardığımız patlıcanların içine harcımızı dolduralım biraz da kaynar su ilave ettikten sonra fırına sürelim bi süre de fırında piştimi yemeğimiz hazırdır,afiyet olsun;oh beeee tarif yazmak ne kadar da zormuş...;))
BAYRAM TATLIM(GÜL TATLISI)
Sevgili dostlar bugün sizlere bayramda misafirlerime ikram ettiğim ama size de ayırdığım tatlıyı getirdim,misafirlerim tarafından çok beğenildi,aslına bakarsanız eşim baklava yaptıralım dedi kendisi evde yapılmış baklavaları pek sevmez gittiği yerdede ikram edilse yemez ama ben dedimki herkes heryerde baklava gibi ağır tatlılar yiyo o yüzden ben hafif bi tatlı yapıcam dedim pek sıcak bakmadı ama sonucu görünce çok iyi düşündün diye bana hak verdi herkes çok beğenerek yedi,tabiki ben de bu durumdan çok mutlu oldum,hadi buyrun size de ayırmıştım inşallah beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyorum sevgiler...
ben bu tarifi sevgili arkadaşımız yemekgunlugum'den aldım yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir...
1 subardağı sıvıyağ
yarım subardağı yoğurt
1 subardağı irmik
1 yumurta
yarım paket margarin
1 paket kabartmatozu
1 çorbakaşığı sirke
1 tutam tuz
aldığı kadar un(kulak memesi yumuşaklığında olsun)
şerbet:
3 subardağı su
3 subardağı şeker
bikaç damla limon
ERTELENMİŞ SÖZLER
Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım.
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta
Hiç bir şey için geç değil belki
Belki, şimdi tam zamanı.
Bir de yürek sözden anlasa...
Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder
Sorular döner beynimin içinde
Beynin içinde satır satır işlenir duygular
Bir gün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem
Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak
Bir şelale gibi olsam
Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine
Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.
Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam
Kendimin kendimle savaşı bu
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı
Korkularımızın esiri olmuşuz
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda
Ertelemiş sevdalar yaşarız
Ertelenmiş dostluklar
Ertelenmiş kendini buluşlar.
En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz.
Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan.
Sevsek hesapsızca,
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri.
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.
Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne.
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.
netten alıntı...
KUZU YAHNİ VE KÖZDE KIRMIZI BİBER SALATASI
AŞKIMLA EVLİLİK YILDÖNÜMÜMÜZ
23.09.1986-23.09.2009,evet sevgili dostlarım bugün benim evlilik yıldönümüm,bir yastıkta tam 23 yıl sevgiyle,özveriyle geçen yıllar ama hergünü güzel hergünü özel,benim yazma özürlü olduğumu eski dostlar bilirler yani kelimelerle aram pek yok o yüzden diyorum ki sadece,iyiki aşkım seni tanıdım,iyiki sana EVET dedim,rabbim seni bensiz beni sensiz bırakmasın bu dünyada'da ahirette'de,seni çok ama çok seviyorum...
Birtaneme |
Sen gözyaslarimdaki pirilti...
Sen yüzümdeki tebessüm...
Sen yüce dag basindaki papatyam...
Sen benim bügünüm,yarinim,herseyim...
Sen yarim yagmur yüreklim...
Sen günüm sen gecem...
Sen günesim,sen ayim sen yildizim...
Sen nefesim tek hevesim...
Sen kanim,canim Sevdamsin...
Sen bir romansin okuyupta bikmadigim...
Sen güller bahcesindeki tek gülüm,kiyipta koparamadigim...
Sen yeter be yeter diyemedigim...
Sen benim binlerce insanin icindeki BIRTANEMSIN...
Sen benim Yoncam.Goncam ve Tabiki Biricik Sevdamsin..
Alıntıdır...
HAYIRLI BAYRAMLAR
GÖZ NEYİ GÖRÜRSE
Göz neyi görürse akıl onun derdine düşüp onunla meşgul oluyor..
Öyleyse ey göz güzel bak !..
Sen güzel baktıkça güzeli gördükçe kainatın sayfaları açılacak bir bir önüne..
Sen bakmaman gerekenlere baktığında yorulacak akıl ve kalp.
Gayenin önünü toz kaplayacak..
Kulak işittiği sözleri tekrarlıyor..
İşitilenlerden akla bir yol gidiyor sanki ve gereksiz her söz
o yolda ilerleyip beyin kıvrımlarında yerini alıyor..
Öyleyse ey kulağım kötü şeyler işiteceğini bildiğin yerden kaç..
Gıybet ve dedikoduya kapan..
Eller ve ayaklar her gün türlü işte çalışıyor..
Gidilmesi yere götürmeyip uzanıveriyor bazen ayaklar bir yerlere..
Bazen eller vermesi gereken yere uzanmıyor..Geri çekiliyor..
Öyleyse ey el “veren” ol..Ve ey ayak en güzel yerlere taşı bu bedeni..
Kalp neyle doluysa ameller de o yönde oluyor..Kalbin ne kadar kısmını boş sevgiler kaplıyor?..Sevgilerin esas sahibine yönelmeyince bir yük oluyor kalp..
Ey kalp seni Yaratan’dan çok sevebileceğin kimse var mı?..
Akıl…Güzelliklerin de kötülüklerin de gerçekleşmesinin önceki durağı..
İradeyle yönlendirilen niyetlerle anlamlanan ameller…
İşte ey aklım düşünmektir mesleğin..Tefekkürdür emelin..
Hayrı ve iyiyi hayal etmekte hayra karar vermekte iradene hakim olmakta yani senin işleyişinde belirleniyor her şey..Çizgiler böylece çiziliyor..
Dil türlü tatlarla mütelezziz..Türlü kelamlarla müteellim..
Bazen dökülen kelamın her biri ayrı bir tohum ayrı çınarlar yetiştirecek..
Bazen ağır bir yük olarak inecek insanların kalbine kırıcı sözler..
İşte ey dil!... Sarf ettiğin sözleri koru…Hayra dön şerde tutul..
İyi tad..Fabrikanın yasakçısı hükmünü koru..
R.Nazik Kaya
KADİR GECESİ
Bereketli geçmekte olan bir Ramazan-ı Şerif’in Kadir Gecesini—İnşaallah—idrak etmiş bulunmaktayız.
Dayanışma ve kaynaşma yüklü bir mevsimin çok önemli bir dilimi sayılır bu gece.
Kuşkusuz bu geceyi önemli hâle getiren husus, Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan doğruya konu edinilmesidir.
Hatta Kadir Gecesi o kadar önemlidir ki, yılın herhangi bir gecesinde olabileceği ifade edilmiş; Ramazan-ı Şerif’in herhangi bir gecesinde ya da tekli gecelerinde olabileceği düşünülmüş ve nihayet Ramazan-ı Şerif’in son on günü içerisinde olabileceği de dile getirilmiştir.
Ancak ağırlıklı olarak yirmi yedinci geceye işaret edildiğinden İslâm dünyasında bu gece kabul görmüş ve ihyâ edilegelmiştir.
Bu gece son derece önemli ve kıymetli bir gecedir. Kur’ân-ı Kerim’in 97. sûresi bu gecenin ismini taşımakta ve şöyle başlamaktadır:
“Şüphesiz, biz onu Kadir gecesinde indirdik.” (Kadr Sûresi, 1. âyet).
Kur’ân-ı Kerim’in bu gece inmeye başladığını ifade eden bu cümle gecenin kıymetini arttırmakta ve Kur’ân ile onurlanan bir gece olduğunu vurgulamaktadır. Öyle bir kıymet ve değer ki ancak Allah takdir edebilir; haddini ve hesabını sadece O bilir. Nitekim hemen arkasındaki âyette bu kıymetin boyutuna işaret edilmiş ve şöyle buyurulmuştur:
“Kadir Gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin!” (Kadr Sûresi, 2. âyet).
Öyle ya Yüce Allah bildirmedikten sonra kim nereden bilebilir ki! Hz. Peygamber’e de bildiren ve öğreten O!
Müteakip âyette de ortaya atılan sorunun cevabını okuyoruz:
“Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadr Sûresi, 3. âyet).
Bin ayın seksen üç seneden fazla yaptığı düşünülürse ve bu rakamın bir insan ömrüne denk düştüğüne dikkat edilirse bu gecenin mahsulatı daha iyi anlaşılır. Demek ki hakkıyla ihyâ edilirse bir ömür kadar sevap kazandırabilir.
“İhya” sözcüğünün “canlandırma”, “can verme” ve “hayat sunma” anlamlarına geldiği göz önünde bulundurulursa bu gecenin dolu dolu geçirilmesi gerektiği anlaşılacaktır.
Öyleyse bu gece ne yapabiliriz:
Her şeyden önce samimi ve ciddî bir dönüşle Yüce Allah’a sığınmamız gerekir. Ayrıca, kendimize, ailemize, yaşayan ve ölen tanıdıklarımıza, dostlarımıza ve bütün İslâm âlemine içten duâ etmek önemli görevlerimiz arasında olmalıdır. Kuşkusuz Kur’ân gecesini Kur’ân okuyarak ve—varsa—kaza namazlarımızı kılarak geçirmek de yapabileceğimiz güzel faaliyetlerdendir.
Unutulmamalıdır ki, geceyi ihyâ etmek sadece uykusuz kalmak anlamına gelmez. Asıl yapılması gereken geceye can vermektir; canlandırmak ve canlı tutmaktır.
Çünkü:“Melekler ve Ruh o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.” (Kadr Sûresi, 4. âyet).
Başta Cebrail (as) olmak üzere pek çek meleğin dünyamızı onurlandırdığı bu geceyi önemli bir ganimet ve fırsat bilerek yararlanma yoluna gitmeliyiz.
Sırf bu geceye tahsis edilmiş bir ibadetin olmaması bizlere rahat hareket etme imkânı sunduğundan “yapabileceğimiz” her hayrın makbul olabileceğini düşünebiliriz. İçten ve samimice ne yapabilirsek kârdır ve önemli bir yatırımdır.
Sahip olduğumuz herhangi bir kötü alışkanlığı terk etmeye söz vermek bile bu geceyi ihya etmiş sonucuna bizi ulaştırabilir.
Bu gece tövbe gecesi, bu gece duâ gecesi, bu gece yalvarış gecesi, bu gece kırık gönülleri onarma gecesi ve bu gece önemli bir fırsat gecesi…
Kadir Gecesi ile ilgili sûrenin son âyetinde ise sabaha kadar devam edecek olan güzellik, bereket ve huzura işaret edilmektedir:
“O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr Sûresi, 5. âyet).
İnşallah, Kadir Gecesi olan bu gecenin kadrini bilmemiz ve şanına lâyık bir tarzda ihya etmemiz dileğiyle…
Gecemiz mübarek olsun efendim!
MEHMET C. GÖKÇE
DOMATES SOSLU KARIŞIK KIZARTMA...
BİR KADIN (CAN DÜNDAR)
BİR KADIN
Bir kadın çocuktur aslında..
Çocuk gibi davranmayı sever.
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
ama asla onu bir Çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez.
İster ki Erkeğin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile Erkeğin yapmasını bekler.
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadın bilgindir aslında.
Neler yapabileceğini erkek aklI hayal bile edemez.
Yaratıcılığının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar.
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir.
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup
içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz...
Can DÜNDAR
SEN BENSİZ BEN SENSİZ
SEN BENSİZ BEN SENSİZ
dışarda bir yaz yağmuru
yaş sokaklar sensiz bensiz
akşam olmuş ılık rüzgar
loş ışıklar sensiz bensiz
bir masalmış geçen yıllar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde
ses vermiyor çalgıları
tavernalar sensiz bensiz
masamızda yabancı var
hatıralar sensiz bensiz
bir masalmış geçen yıılar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde
bitsin artık bu hikaye
kader çeksin kapımızı
kapanmışız kalbimize
sen bensiz ben sensiz
bir masalmış geçen yıllar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde
Sevgili dostlar,beni eski bloğumdan az çok tanıyanlar benim yukarıda yazılı şarkıyı ne kadar çok sevdiğimi bilirler,sözler çok güzel birde COŞKUN DEMİR'den dinlendimi bi o kadar daha güzel bi şarkı oluyo,bestecisinin ve yorumcusunun yüreğine sağlık,paylaşmak istedim,sevgiler...
BİR ADIN KALMALI
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet bir adın kalmalı geriye
Birde o kahreden gurbet
Sen say ki ben hiç ağlamadım
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi
Geceleri koynuma almadım ihaneti
Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan
Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın
İçimin nehirlerinden
Evet yangın
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu
Evet isyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
Bu sevda biraz nadan
Biraz da hıçkırık tadı
Pencere önü menekşelerinde her akşam
Dağlar sonra oynadı yerinden
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam
Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı
Yani ben seni sevdiğim zaman
Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
Yine de
Bir adın kalmalı geriye
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
Aynaların ardında sır
Yalnızlığın peşinde kuvvet
Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken
sevmek için çok geç
İBRAHİM SADRİ
Canım arkadaşım kadim dostum derya blog hazırlığında bana olan yardımlarından dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum,seni çok seviyorum canım arkadaşım,sevgiler...