ÇOK GÜZEL Bİ ŞİİR...


Bir akşamüstü yine seninle düşüyorum devrik cümlelerin satır aralarına. Gidişini yaziyorum yine. Ardında yetim kalan yüreğimi kanıtıyorum her satırda..Gittin ve geride sadece yokluğunla hayat arasında sıkışmış bir adam yaşamakta bıraktığın sokaklarda .. Evimizin sokağa bakan tahta penceresinde kurumayı bekleyen binlerce gözyaşım sana kanamakta...Yırtılmayı bekleyen onlarca mektup gözyaşlarımda çığlık çığlığa ağlamakta.. Şimdi sensizim...Oysa bu aşka dair ne hayallerim vardı. Mutluluk adına ne resimler çizecektim...Sevda adına yaşayacaklarım vardı; nefesinle süregelecek bir hayatı senin ayak dibinde sonlandırmak..Son nefesimi, gözlerimde solacak hayatı senin dizlerinin dibinde bağışlamaktı.....Olmadı...Başaramadık; belki de sadece ben başaramadım..Gittin; cevaplarını en iyi senin bildiğin soruları bana bırakarak gittin..Şimdi öznesiz cümlelerin içinde acıyı taşımakta her bir kelimem.Artık sensiz geçen hayatın içinde ne anlam ifade eder ki bir ikindi vakti sessizce ölmem ? Ne fark eder ki....

Şimdi sevgim dudaklarında pişmanlık kelimeleriyle yan yana alırken; ben sensizliğin içinde yavaş yavaş kayboluyorum. Bu satırları yazarken yalnızlığın şakağına dayanmış bir mermi kadar soğuk ellerim... Bastığım her tuş ellerimden daha sıcak...Yoksun; bulutlarını kaybetmiş yağmur taneleri gibi çaresiz ve bir o kadar ıslak gözlerim..Sen beni unutsan da kapatsan da tüm hatıra defterlerini; ben sensizlikte bile senin yaşayacağım sevgili. Çünkü ben seni bir gün unutmak sevmemiştim ki; ben seni “ içinde boğulduğun ve savaşmak öte hep kaçtığın gerçeklerini bilerek” sevdim...Hem de seni “ senden çok “ severek sevdim...Seni ne kadar çok sevdiğimi- bir zamanlar Cenneti çizdiğim gözlerinin kenarlarına karakış habercisi olan yaşlılık çizgileri düştüğünde – anlayacaksın. Belki de son nefesini vermeden ayak uçlarına düşen kelebeğin gözyaşlarında fark edeceksin seni hangi duygularda sevdigimi...Ama bir gün anlayacaksın....Şimdi tüm çığlıklarımı dindirip sensizliğe diz çökmek...Sensizlikte öznesi “ senin “ olmadığın cümleler kursam ne fark eder ki....

Hatırlar mısın senden önceki hallerimi ? Hayat mektebinde ayrılıktan sınıfta kalmış bir adamdım ben. Bedeni yamalı, yüreği yaralı bir cümleydim ben.. Pansumanı bitmemiş nice yaralar vardı sözlerimde...Tüm cümlelerim devrik..Tüm sözlerim yarım...Kanadı kırık bir kuşun yaralarını sarıp yeniden kanatlanmak için kısa süreliğine dinlendiği sığıntı yeri değildi yüreğin..Canım sıkıldığımda oynayıp gerçeklerime döndüğümde geçmişin duvarlarına fırlattığın bir oyuncak değildin sen....Sen benim geleceğe bakan yüzüm; sen benim mutluluğun altına düşülmüş koyu renkteki mührümdün. Sen benim kelimelere sığmayan ömrümdün...

Ben sana “ seninle bir ömür geçirmek için yüreğine mülteci ettim; bedenine sahip olmak için değil. Eğer ben seni bedenin için seviyor olsaydım; gittiğin ve hiçbir zaman gelmeyeceğini bildiğim halde bile seni seviyor olmazdım....Seni sevdim hem çok..Seni soyadına “ benliğimi “nufüz ettirmek ne de bedenin tazeliğine yamalı yüreğimi ilmeklemek için sevdim Sadece hayatının önsözünde yer alan cümlenin tek bir satırı olmaya razıydım...Ya da mutluluk adına aldığın binlerce nefesten sadece biri olabilmekti....Olmadı / Ne dudaklarında bir cümle olabildim ne de gözlerinde mutluluğa akıtılmış gözyaşı...Ben sende hep öznesini yitirmiş bir hatıra olarak kalacağım...Yüreğinde hep kapanmaz bir yara olarak geçmişin tozlu raflarında tozlanacağım..Çünkü sen hiçbir zaman bana ait olmadın; ben sadece nufüsuna ait olsam da...Evet ben sadece sana aitim./ Dudaklarını mühürlediğin dudaklarımda senden başkası olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak.../ Sen buna bir türlü inanmasan da ben hep sende yaşayacağım / sen beni yüreğinde öldürsen de...Hep sende yaşayacağım...

Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık; belki de sadece ben kazanamadım. Gittin..Ardında tüm yenilgileri bana bırakarak gittin..Bir kaç cümleyi geçmeyen ayrılığın sonrası ağır yenilginin “ şeref “ madalyası duruyor sol göğüsümün iç cebinde.Bir de ölüm duruyor sonsuza kadar çıktığın yüreğimin son nefesinde...Sadece sana ait olan dudaklarımda sensiz cümle kurmaktansa adının baş harfinde susmak arasında ne fark var ki ? Hayat ile ölüm arasında sen yoksan mutluluğun devrik cümlelerinde yüklem olmak ne fark eder ki ? Her ikisi de acıya mühürlü, sensiz kurduğum her bir cümlenin altı yalnızlığınla örtülü..

Şimdi yüreğinde bana ait ne varsa hepsini sök yerinden..Unut yaşadıklarımızı..Kurut ıslak gözyaşlarımızı...Artık sen bana ait değilsin...Artık senin yüreğinde yaşama hakkım yok...Yüreğinde bana ait tüm izleri silmesin birer birer..Göm beni yalnızlığına..Yeter ki sen göm beni hatıralara..Unut ne olur..Çünkü sen mutluluklara layıksın..Varsın olsun ben “ sensiz “ yaşayacağım. Varsın olsun sen başkasına ait olsan da ben hep sende mühürlü kalayım...Ne olur unut..Ne olur sendeki beni öldür...Artık benle yaşadıkların gölge etmesin mutluluklarına..Benimle yaşadığın pişmanlıkların dudaklarını ve yüreğini daha fazla kanatmasın..Çünkü sen bana ait olmasan da en çok ben üzülürüm acılarına, kanayan yalnızlığına..En çok üzülürüm mutsuz yarınlarına...Gelmeyeceğini bile bile seni beklerken, sen beni unut ne olur...Artık bana ait kurduğun tüm cümleler geçmiş zaman kipiyle kurulsun..Ben senin tozlu geçmişim olayım..Bugün’lerin ve geleceğin hep mutluluklar dolu olsun sevgili...

Unutmadan sevgili; başkasına ait kollarda olsan da yaşadığını bilmek mutlulukların en güzeli..Sen yaşadıkça ben hep nefes alıyor olacağım.. Uzağında da olsam yakında da olsam ne fark eder ki. Aldığın her nefes; acılara inat tutunduğum tek dal olarak kalacaktır...

Artık zaman geldi...Sendeki beni öldürebilirsin..
Lakin bendeki “ sana “ dokunma...
Yüreğinde benden kalan tek bir iz varsa,
Gözyaşlarınla yıkamaya çalışma.
Çünkü; ben senin nefesindeyim....
Ben hep seninle var olacağım bunu sakın unutma....

“ Belki bir gün değil;
Ben seni bir ömür boyu yaşayacağım sevgili.
.Bir ömür boyu.....”


Sevgili dostlar benimblog arkadaşımızın bloğunda gördüm bu şiiri çok beğendim sizlerle de paylaşmak istedim,umarımki sizlerde çok beğeniceksiniz,yorumlarınızı bekliyorum,selamlar...
!

TÜRK MİLLETİ OLARAK BAŞIMIZ SAĞOLSUN

Tokat'da hainlerin kurduğu pusuda şehit düşen 7 tane tazecik,hayatlarının baharında olan askerlerimiz yine içimizi ateş gibi yaktı,buradan tüm TÜRKİYE'nin başı sağolsun diyorum,''ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' ''NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE'' diyecek söz konuşacak kelime bulamıyorum,acımız çok büyük...

Sana dar gelmeyecek mezarı kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

AKŞAM ŞİİRİ


AKŞAM ŞİİRİ
Birden hatırlarsın,
O da seni - - birden bazan:
Nerde, ne yapar şimdi
Parlar bir özlem anılar arasından.

Bu akşam ne garip sözcük
Sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
Akşam. Bilmem bulur muyum
Yollara baksam?

Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız
Bir gün, bir yarım akşam.

BEHÇET NECATİGİL

KUTLAMA


DELICE ESEN SEHER YELI, EN GUNESLI GUNLER, EN PARLAK GECEDIR BAYRAMLAR. YUREKLERDE BIR ESINTI VE BARIS PAYLASIMINA EN SICAK 'MERHABADIR' BAYRAMLAR. KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU, HER SEY GONLUNUZCE OLSUN?

SENİNLE OLMANIN EN GÜZEL YANI


SENİNLE OLMANIN EN GÜZEL YANI

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.


Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..


Ama sen hiç benimle olmadın ki...
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...

yine çok güzel bir yazı ve yine can yücel,siz sevgili dostlarla paylaşmak istedim,sevgiler...


ÇOK GÜZEL Bİ ŞİİR...

Uzaklar vardır
Çok uzaklar, sen bilemezsin!
Sen yürüdükçe uzayan uzaklar
Hiç senin olmayan,
hiç kazanılmayan
Ve ben
O uzaklardaki senin ellerine hiç dokunamam
Ağlarım…
Elimden gelen bu kadar!..
Sen gözyaşlarımı görmezsin
Ya da gören körlerdensin
Ve ben saçların okşanmasının
Insanın yüreğinde uyandırdığı histen bihaber
YaşarımElimden gelen bu kadar!
Yalanlar vardır
Hep o tanıdık bilindik yalanlar
Yalanı olmayan tek duygu aşktı hani
Ben bilmezdim
Gül bahçelerini çiğneyip gidenler
Sevmeyeceğim onları
Elimden gelen bu kadar!
“Ucuz yaşamlar! Diyordu şair
ucuzluğun son günleri misali,
aşkyaşanıyor
işteucuzluğun adı “ aşk ” değildi hani?
Dipsiz ağrılar kalıyor geriye artık bu duygudan
Öğrendiğim bu kadar…
Sendeki kendimi hiç bilemedim
Sen ucuz aşklardan değildin,bende
Bir soluğun değse
Yıldızlar uçuşurdu içimde
Ucuz aşklarda soluklar tükendi
Yağmurlar yağmıyor onların içine
Acıların unufak olmasının anlamını
Bilmez onlar
Yürekleri acımaz!
Bildiğim bu kadar!
Gözler vardır, sen bilmezsin…
Hani gidecek gibi
Uyutmaz geceleri
Gözünde uyku varken uyuyamamak nedir?
Ben bilmezdim
Sen içimde çok güzelsin!
Ağaçlara içinden ok geçen kalpler çizip dursamda
Ölünceye kadar seni bekleyemeyeceğim
Eminim…


Semra BAKAN

BİTMEYEN ŞARKI



BİTMEYEN ŞARKI


BUGÜN BİR ŞARKI DİNLEDİM
İÇİNDE SEVDA İÇİNDE AŞK VARDI
SEVGİLİM KELİMESİNİN GEÇTİĞİ CÜMLEYE GELİNCE
GÖZLERİM SENİ ARADI
AMA YOKTUN
HAYALLERDE GİZLİYDİN ÜMİTLERDE SAKLIYDIN
SANA HİÇ SEVGİLİM DİYEMEMİŞTİM
HER YERDE SENİ ARAMIŞTIM
AMA BULUNCA NEDENİNİ BENDE BİLMİYORUM
YANINA GELİP GÖZLERİNE BAKAMAMIŞTIM
SONRA NE SEN NEDE BİR BAŞKASI BİLMEZ
KARANLIK KUYTU BİR YERDE
GİZLİ GİZLİ AĞLAMIŞTIM
BEN SENİN ELLERİNİ HİÇ TUTAMAMIŞTIM
NE ZAMAN YANYANA GELSEK
HEP İSTERDİM ELLERİN ELLERİMDE
GÖNLÜN GÖNLÜMDE OLSUN DİYE
AMA O MESAFE HİÇ AZALMADI
O TENİNDEKİ SICAKLIĞI HİÇ AMA HİÇ HİSSEDEMEDİM
BEN SENDEN HİÇ GÜZEL SÖZ DUYMADIM
GELİRDİM KONUŞURDUK ŞURDAN BURDAN
AMA YÜREĞİM SANA KARŞI SEVGİ DOLUYDU
GÖZLERİM SANA AŞKLA BAKIYORDU
HATTA SEN GÖRMÜYORDUN BAKIŞLARIN KARŞISINDA
DİZLERİM TİTRİYORDU
AĞZINDAN ÇIKAN HER KELİMEYİ
ÜMİTLE DİNLİYORDUM
BENDE SEVDİM BENDE SEVİYORUM DERMİSİM DİYE
AMA YİNE HÜZÜN YİNE BOŞ BEKLEYİŞLER
ŞARKI DEVAM EDİYOR
ŞARKI DUYGULARLA ÖRÜLMÜŞ
AMA BU DUYGULAR NEDENSE HEP TEK TARAFLI
VEDE YALNIZLIĞIMI ANLATIYOR
OLSUN BE GÜZELİM
BENİM SEVGİM İKİMİZEDE YETER
SEN SEVMESENDE
BU KALP YALNIZ AMA YALNIZ SENİ SEVER.

DOĞAN

Genç şair arkadaşımız sevgili DOĞAN'ın hüzün kokan güzel şiirini siz gönül dostlarımla paylaşmak istedim,ben çok beğendim inanıyorum ki sizlerde çok beğeniceksiniz,yüreğine sağlık DOĞAN arkadaşım yeni şiirlerini de bekliyoruz,sevgiler...

BİZ KADINLARI ANLATAN GÜZEL BİR YAZI


Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor.İçinden Allah'a şöyle bir dua edeceği tutuyor:

-'Allah'ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin rahatı için çalışıyorum. Eşim ise sadece oturuyor. Ne olur, bir gün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı görmesini sağla.'

Hikaye bu ya, birdenbire adamın dileği yerine geliyor. Ertesi sabah, karısının bedeninde uyanıyor.

Hemen yataktan fırlıyor.
Eşinin kahvaltısını hazırlıyor.
Çocuklarını uyandırıyor.
Elbiselerini hazırlıyor.
Onların da kahvaltılarını yaptırıyor.
Beslenme çantalarını hazırlıyor.
Çocukları okula götürüyor.
Eve d önüp, evi toparlıyor.
Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor.
Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon faturasını ödemek
için bankaya gidip sıraya giriyor. Faturayı ödedikten ve temizlikçiye uğradıktan sonra, akşam yemeği için alışverişe gidiyor.
Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.

Bu arada öğlen oluyor.

Evi süpürmeye başlıyor.
Eşyaların tozunu alıyor.
Mutfağı siliyor.
Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor.
Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor.
Yolda onlarla sohbet ediyor.
Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor.
Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma masalarına oturmalarını sağlıyor.
Süt ve kek getiriyor.
Bu arada yıkadığı çamaşırl arı ütülemesi gerekiyor.
Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar vaktinin kaldığını fark ediyor.
Hemen patatesleri soymaya başlıyor.
Salata malzemelerini yıkıyor.
Pilav için pirinci ıslatıyor.
Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor.
Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları yerleştirirken buluyor.
Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor.
Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor.
Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri kontrol ettikten sonra çocukları yatırıyor.
Onlara hikaye okuyor.
Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona dönüyor ki, eşi onu yatak odasına çağırıyor. Ne de olsa , adamcağız bütün gün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi rahatlaması ve gevşemesi gerekiyor. Bu da zaten onun görevi.

Ertesi sabah uyandığında hemen Allah'a yalvarmaya başlıyor :

-'Allah'ım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum. Karımın hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım. Lütfen beni eski halime döndür.'
Allah cevap veriyor :

-'Evet, dersini aldığını görüyorum. Herşeyi değiştireceğim ama maalesef 9 ay beklemek zorundasın, çünkü dün gece hamile kaldın.'

ÇOCUKLUĞUM



Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
hiç konuşmadan..
kısa pantolonlu siyah beyaz halini..

bir lokma boyunu..
diz çöküp yere sımsıkı... ama çok sıkı
sarılmak sana..
göz yaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi
sana kim olduğumu söylemeden...arkama bakmadan
ağladığımı sana göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim
çocukluğum! !

c.yılmaz

CUMHURİYET BAYRAMI

29.EKİM,CUMHURİYET BAYRAMIMIZ TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN...''NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE''...

MİM



Sevgili arkadaşım noengel bloğunda güzel bir mim cevaplamış,ve de demişki mim'i
almak isteyen alabilir,ben de konusu çok güzel olduğu için aldım kabul ettim,mim konusu kısaca ''ANILARIMIZI CANLANDIRAN KOKULAR''nacizane cevaplamak istiyorum bende...


YAĞMURDAN SONRA TOPRAK KOKUSU:
Yağmur dan sonra toprak kokusu bana baharı hatırlatır kısacık bir yağmurun arkasından mis gibi bir koku yayılır doğaya,insanı içine alır...

SARDUNYA KOKUSU:sardunya çiçeğini herkes çok iyi bilir,benim çocukluğumda pencere kenarlarında sardunyalarımız vardı Anneciğim çiçekleri çok severdi,rengarenk sardunyalar,kapının üstünde hanımeli,bahçede leylaklar,ortancalar işte bu yüzden ben bu çiçekleri çok severim...

MAHALLE FIRININDAN GELEN EKMEK KOKUSU:Mahallemizde bir karafırın vardı herkes oraya evinde yoğurmuş olduğu hamurları götürür ekmeklerini fırıncı pişirirdi,inanılmaz güzel kokardı,ben de ilk oğluma hamileyim ne zaman fırının önünden geçsem beni fırına çekerdi bu güzel koku, mutlaka bi parça ekmek isterdim,sağolsunlar bana en güzel yerinden verirlerdi,şimdi nerede ekmek kokusu duysam aklıma geliyo tebessüm ediyorum...

SÖĞÜT AĞACI KOKUSU:Evet yanlış duymadınız söğüt kokusu,benim ocukluğumda kalan bir güzellik daha,komşumuzun çok ulu iki tane söğüt ağacı vardı bahçelerinde, kızı da benim en yakın arkadaşım dı sevgili arkadaşım NİLGÜN sabahtan akşama kadar söğüt'ün altında oynardık piknik yapardık, söğütün dalında salıncağımız vardı bütün gün salıncakta sallanırdık(off yaaaa ben çocukluğumu özledim) çok güzel günlerdi işte söğüt kokusu beni hep uzaklara götürür...

İşta bu kadar dostlaaaarrr ben de kimseyi mimlemek istemiyorum okuyan herkes davetlidir;),selamlar...



O OLMAZSA YAŞAYAMAM

O olmazsa yaşayamam
O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle O daha az sever seni,
Senin O'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

Can YÜCEL

YARALI KALBİM


Ağla yaralı kalbim her şey yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Artık savrulup gitsen de rüzgara
Ağla mazidir şimdi senin olan
Yaralı yaralı yaralı kalbim
Dokunduğun el yalan
Sakındığın gül yalan
Sel akar kum olur
Geriye kalan

Ağla yaralı kalbim hepsi yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Yaralı yaralı yaralı kalbim.

Sevgili dostlar,yukarıdaki şiir aslında bi şarkı sözü,belki hatırlarsınız''HATIRLA SEVGİLİ'' adlı bi dizi vardı çok severek izlemiştim bu şarkı da onda çıkardı,tesadüfen bulunca blogda yerini aldı...
Not:Doğum gününü yazdığım oğlum yani Burak pc'ye format atınca benim bütün resimlerde silindi yani bi süre yemekler olmuycak,yenilerinin resimlerini çekip kaydedinceye kadar,selamlar...

MİİİMMMM


sevgili şengülce ablam beni mimlemiş,sorular oldukça güzel ve hoş cevaplayalım bakalım ;)

1-En sevdiğiniz 3 çiçek ismi???

Asaletiyle LALE,güzelliğiyle ORTANCI,hoş kokusu ve zerafetiyle LEYLAK

2-Gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz??
uzuuuunnn bi tatil,oğullarımın başarıları,huzurlu ve sağlıklı bir yaşlılık
3-En sevdiğiniz ve en sevmediğiniz 3 huyunuz..
En sevdiğim huyum,merhametli oluşum,insanları ayırt etmeksizin seviyor olmam,güleryüzlü ve esprili olmam... En sevmediğim huyum çabuk sinirlenmem,alıngan olmam,insanlara çabuk güvenmem
4-Gıcık olduğunuz 3 hareket;
Asık suratlı,azarlar gibi konuşmak,benimle konuşan kişinin sağa sola bakması...

5-Bu benim bu güne kadar olan en kara günümdü,dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa kalkamam diye düşündügünüz olay??
Sanırım bu konuya cevap veremiycem,çünkü böyle birşey hiç yaşamadım çok şükür...
Eveeeeeeeeeeettttttt sıra geldi kimleri mimlesem köşesine...:))

1-insan sevgisi 2-sayın hocam mgurdal 3-candostum derya 4-yeni tanıştığım uzmanım 5-yine yeni tanıştığım gelibolu17 6-engelsizdünyam

haydi arkadaşlar kolay gelsiiiinnn...

ASLAN OĞLUM'UN DOĞUMGÜNÜ


11.10.1990-11.10.2009;Sevgili dostlar bugün benim küçük paşamın doğumgünü
koskoca bir 19 seneyi geride bıraktık oğlumla,canım oğlum sen bize Allah'ın hediyesisin,seni hep çok sevdik herzaman da seveceğiz,doğduğun günü düşünüyorum da ne kadar da küçüktün,minicik bişeydin,baban kucaklamaya korkar sanki elinden düşüverecekmiş sanırdı,bense ikinci defa Anne olmanın verdiği güvenle korkma bişey olmaz alışırsın derdim,ne de çabuk geçti bu yıllar yahuu,şimdi 20 yaşına giriyosun koskocaman bir adam oldun,ünüversite öğrencisisin,oysa nasıl geçer bu yıllar,ne zaman büyür,ne zaman yürür,ne zaman konuşur,diye sabırsızlanırdım,yavrum yakışıklı oğlum,biliyomusun baban ve benim herzaman gurur kaynağımız oldunuz abinle ikiniz,yakışıklılığın babandan,çabuk sinirlenmen benden geçmiş ama olsun sana sinir de yakışıyo öfke de,sana herşey yakışıyo benim aslan oğlum,seni çok ama çok seviyoruz,senin le ve abinle gurur duyuyoruz,siz bize hep güzellikler yaşattınız,inşallah hayatınızda herşey çok güzel olur ve herşey yolunda gider,şunu bilmeni isterim benim yakışıklı oğlum,hayatta hep başarılı olmanı isterim,hiç sıkıntı dert keder yaşama derim,rabbime de herzaman böyle dua ederim,karşınıza hep iyiler çıksın hayırlı insanlarla karşılaşın,ne zaman ihtiyacınız olsa biz yanınızdayız,ne zaman fırtınaya yakalansanız bilinki bir limanınız var size kucak açan,seni çok seviyoruz canım oğlum,aslan oğlum,yakışıklı oğlum,nice mutlu başarılarla dolu yaşlara ulaşırsın inşallah,rabbim bize sizin yokluğunuzu göstermesin(AMİN)

BİRAZ DA GÜLELİM(ÇOK GÜZEL YAAAAA)


Kavga faslı


Karımla alışveriş merkezinde dolaşırken birden önümüzden inanılmaz güzel bir kadın geçti. Nasıl oldu ben de anlamadım ama ilk defa bir kadına bu derece kilitlendim. Bu durumun farkında olan karımın şu sözleri ile kendime geldim. "Bakma faslın bittiyse kavgaya başlayalım!"


Nur topu
İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"

Toplamda
Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 TL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.

Mesaj alındı
"Seviyor musun?" dedim, "Seviyorum." dedi. "Ne kadar?" dedim, "Çok." dedi. "Ne kadar çok?" dedim. "Her akşam eve gelip dırdırını çekecek kadar çok..." dedi. Sustum...

Potansiyel müşteri
Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi.



1 Nisan şakası
1 Nisan sabahı kocamdan mesaj geldi; "Karıma akşama toplantım var diyeceğim. Hazırlan hayatım, yedi gibi gelirim." 1 Nisan şakası olduğunu bildiğimden, hemen cevap verdim tabii. "Aşkım kocamın akşama toplantısı varmış, ev müsait bekliyorum." Sinirden köpürmüş, öyle şaka yapılır mıymış? Yaptım gitti!


Tövbe ya
Babamı namaz kılmış, dua ederken görünce "Benim için de dua et" deyiveriyorum ve babamın cevabıyla dumur oluyorum. "Kendisi nerede derse ne diyeyim?"

Cadaloz kaynana
İş arkadaşımın düğünündeyiz. Nikah kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı."


İki yirmilik
Ailece amcamlara bayram ziyaretine gittik. Konu yaştan açıldı. Yengem de geçen haft a kırk yaşını doldurduğunu söyledi. Amcamın beni krize sokan bomba önerisini aynen aktarıyorum. "Hanım, seni bozdursak da iki yirmilik yapsak nasıl olur?"


30.000 bakımı
Yengemin burun ameliyatından sonra elinde bir demet çiçekle gelen abimin inceliğini, kurduğu cümleyle daha bir iyi anladık. "Hatun kokla bakayım burnun çalışıyor mu?"


Lamba
Dün gece evime giderken yolun tenhalığından olsa gerek kırmızı ışıkta geçtim. Ardından yurdum polisine alkışı hak ettiricek anons: "Bacım o geçtiğin gece lambası değildi, çek sağa."

BENİ UNUTMA!!!!!!!!


BENİ UNUTMA

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma.

O saatelerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma..

Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma..

Hala duruyorsa yeşil elbisen,
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksındaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma..

Büyük acılarla tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..

Ü.Y.Oğuzcan

Sevgili dostlar!sizlere çok güzel bir şiir getirdim,benim için çok değerli olan hatta anılarımda büyük bi önemi olan bu şiir'i sizlerle paylaşmak istedim,umarım sizde çok beğenirsiniz,selamlar...

SEVGİ ÇORBASI,LOKMA TATLISI




Sevgili dostlar sizlere bu sefer çorbayla geldim hani derler ya ''haştalara şifa'' tabiki tavuk çorbası yani terbiyeli tavuk çorbası,aslına bakarsanız tarif yazmaktan nefret ediyorum ama eminim dostlar tarifini istiyeceklerdir,eh ne yapalım dostlar için her zorluğa katlanılır,gelelim tarifine;
1 adet tavuk göğsü haşlanır ve tiftilir,daha sonra suyu süt süzgecinden süzülür bi kenara ayrılır,bir miktar un hafif tencerede kavrulur aman çok fazla kavurmayalım,daha sonra tencerenin altını kapatıp soğumaya bırakalım,soğuyan tencereye birtaraftan karıştırmak suretiyle tavuk suyu boşaltılır,taopaklanmaması için karıştırmak şart;daha sonra tifttiğimiz etleri içine bırakalım bisüre kaynadıktan sonra bir kasede 3 kaşık yoğurt,1 yumurtanın sarısı ve yarım limon suyunu çırpalım bir miktar çorbanın suyundan ilave ederek çırpmaya devam edelim ve yine süzgeç yardımıyla çorbamıza katalım,bi süre daha kaynadıktan sonra çorbamız servise hazırdır arkadaşlar, isteğe göre tereyağ kızartıp üzerine dökebilirsiniz e tabiki birde karabiber ekerseniz süper olur ,afiyet olsun,servis yaparken ve yerken mutlaka gülümsemeyi unutmayın,çünkü bu çorbanın adı sevgi çorbası;))...

FIRINDA TAVUKLU PATATES-HAVUÇ SALATASI VE ACI BİBER...


TEŞEKKÜR


Sevgili arkadaşımız EngelsizDünyam bloğunda benden ve bloğumdan bahsetmiş,övgü dolu sözlerine çok teşekkür etmek istedim nacizane bu çiçekleri kabul ederse beni mutlu etmiş olucak ''çok teşekkürler sevgili kardeşim'' senin bloğun da övgüyü hakediyor herzaman merakla yazılarınızı takip ediyor ve başarının devamını diliyorum,selamlar...

RİSKLER


Gulmek "SAFTIR" denme riskini goze almaktir.
Aglamak ise "DUYGUSAL" gorunme riskini...
Birine yakinlasmak "KENDINI KAPTIRMA" riskini goze almaktir.
Sevdigini soylemek "SEVILENI YITIRME" riskini...
Duygularini acmak "KENDINI ORTAYA KOYMA" riskini goze almaktir.
Dusuncelerini soylemek ise "DOKUZ KOYDEN KOVULMA" riskini...
Umutlanmak "HAYAL KIRIKLIGINA UGRAMA" riskini goze almaktir.
Sevmek ise "KARSILIK GOREMEME" riskini...
Ama riskler alinmalidir, cunku hayatimizin en buyuk riski hic
risk almamaktir. Cunku yasamak "OLME" riskini goze almaktir.

Sevgili dostlar yukarıdaki yazıyı nette dolaşırken buldum ama nereden aldığımı hatırlamıyorum,çok anlamlı geldi paylaşmak istedim,selamlar...

ANNABEL LEE



ANNABEL LEE
Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.

O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.

Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.

Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,_
Evet!_bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.

Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.

Ay gelip ışır hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim,uzanır beklerim
Sevgilim,sevgilim,hayatım,gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni .

Edgar Allan POE

KARNIYARIK VE MEYVE SALATASI

eeee bu yemeğin üzerine de böyle bir meyve salatası güzel gider;ne dersiniz...
şeftali,incir,erik,siyah üzüm ve pembe üzüm...



Sevgili dostlar bugün menüde karnıyarık var ben ve ailem bu yemeği çok seviyoruz,dostlar beni bilirler patlıcanla yapılan bütün yemekleri ne çok severim,tarifini herkes eminim biliyordur ama ben yine de kısadan yazayım:
Patlıcanlar istenilen miktarda kullanılabilir,önce patlıcanları hareli soyalım daha sonra birkaç saat tuzlu suda bekletelim,daha sonra beklettiğimiz patlıcanları bir güzel yıkayıp kuruluyalım,yağda kızartalım,ayrı bi tavada soğanı kavuralım üzerine kıymayı ilave edelim sonrasında salça ve domates de koyduktan sonra bir güzel pişirelim,bu malzemeler piştikten sonra ortasını yardığımız patlıcanların içine harcımızı dolduralım biraz da kaynar su ilave ettikten sonra fırına sürelim bi süre de fırında piştimi yemeğimiz hazırdır,afiyet olsun;oh beeee tarif yazmak ne kadar da zormuş...;))


BAYRAM TATLIM(GÜL TATLISI)


Sevgili dostlar bugün sizlere bayramda misafirlerime ikram ettiğim ama size de ayırdığım tatlıyı getirdim,misafirlerim tarafından çok beğenildi,aslına bakarsanız eşim baklava yaptıralım dedi kendisi evde yapılmış baklavaları pek sevmez gittiği yerdede ikram edilse yemez ama ben dedimki herkes heryerde baklava gibi ağır tatlılar yiyo o yüzden ben hafif bi tatlı yapıcam dedim pek sıcak bakmadı ama sonucu görünce çok iyi düşündün diye bana hak verdi herkes çok beğenerek yedi,tabiki ben de bu durumdan çok mutlu oldum,hadi buyrun size de ayırmıştım inşallah beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyorum sevgiler...
ben bu tarifi sevgili arkadaşımız yemekgunlugum'den aldım yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir...

1 subardağı sıvıyağ
yarım subardağı yoğurt
1 subardağı irmik
1 yumurta
yarım paket margarin
1 paket kabartmatozu
1 çorbakaşığı sirke
1 tutam tuz
aldığı kadar un(kulak memesi yumuşaklığında olsun)

şerbet:
3 subardağı su
3 subardağı şeker
bikaç damla limon


ERTELENMİŞ SÖZLER



Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım.
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta
Hiç bir şey için geç değil belki
Belki, şimdi tam zamanı.
Bir de yürek sözden anlasa...

Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder
Sorular döner beynimin içinde
Beynin içinde satır satır işlenir duygular
Bir gün sonraya ertelenir hergün.

Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem
Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak
Bir şelale gibi olsam
Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine
Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.

Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam
Kendimin kendimle savaşı bu
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı
Korkularımızın esiri olmuşuz
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda
Ertelemiş sevdalar yaşarız
Ertelenmiş dostluklar
Ertelenmiş kendini buluşlar.

En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz.
Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan.
Sevsek hesapsızca,
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri.
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.

Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne.
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.

netten alıntı...

KUZU YAHNİ VE KÖZDE KIRMIZI BİBER SALATASI



Sevgili dostlar;epeydir yemek eklemeyi ihmal ettiğimin farkındayım ama açığı kapatmaya çalışıcam inşAllah,bugün sizlere kuzu yahni ve közde kırmızıbiber salatası getirdim,umarım beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyorum,sevgiler...

CUMA'MIZ MÜBAREK OLSUN

AŞKIMLA EVLİLİK YILDÖNÜMÜMÜZ


23.09.1986-23.09.2009,evet sevgili dostlarım bugün benim evlilik yıldönümüm,bir yastıkta tam 23 yıl sevgiyle,özveriyle geçen yıllar ama hergünü güzel hergünü özel,benim yazma özürlü olduğumu eski dostlar bilirler yani kelimelerle aram pek yok o yüzden diyorum ki sadece,iyiki aşkım seni tanıdım,iyiki sana EVET dedim,rabbim seni bensiz beni sensiz bırakmasın bu dünyada'da ahirette'de,seni çok ama çok seviyorum...
Birtaneme

Sen su gönlüme düsen ince sizim...
Sen gözyaslarimdaki pirilti...
Sen yüzümdeki tebessüm...
Sen yüce dag basindaki papatyam...
Sen benim bügünüm,yarinim,herseyim...
Sen yarim yagmur yüreklim...
Sen günüm sen gecem...
Sen günesim,sen ayim sen yildizim...
Sen nefesim tek hevesim...
Sen kanim,canim Sevdamsin...
Sen bir romansin okuyupta bikmadigim...
Sen güller bahcesindeki tek gülüm,kiyipta koparamadigim...
Sen yeter be yeter diyemedigim...
Sen benim binlerce insanin icindeki BIRTANEMSIN...
Sen benim Yoncam.Goncam ve Tabiki Biricik Sevdamsin..

Alıntıdır...

HAYIRLI BAYRAMLAR

KARDESLIGIN DOGDUGU, SEVGILERIN BIRLESTIGI, BELKI DURGUN, BELKI YORGUN, YINE DE MUTLU, YINE DE UMUTLU, YINE DE SEVGI DOLU NICE BAYRAMLARA...

GÖZ NEYİ GÖRÜRSE

Göz neyi görürse akıl onun derdine düşüp onunla meşgul oluyor..
Öyleyse ey göz güzel bak !..
Sen güzel baktıkça güzeli gördükçe kainatın sayfaları açılacak bir bir önüne..
Sen bakmaman gerekenlere baktığında yorulacak akıl ve kalp.

Gayenin önünü toz kaplayacak..

Kulak işittiği sözleri tekrarlıyor..

İşitilenlerden akla bir yol gidiyor sanki ve gereksiz her söz

o yolda ilerleyip beyin kıvrımlarında yerini alıyor..
Öyleyse ey kulağım kötü şeyler işiteceğini bildiğin yerden kaç..

Gıybet ve dedikoduya kapan..

Eller ve ayaklar her gün türlü işte çalışıyor..
Gidilmesi yere götürmeyip uzanıveriyor bazen ayaklar bir yerlere..

Bazen eller vermesi gereken yere uzanmıyor..Geri çekiliyor..
Öyleyse ey el “veren” ol..Ve ey ayak en güzel yerlere taşı bu bedeni..

Kalp neyle doluysa ameller de o yönde oluyor..Kalbin ne kadar kısmını boş sevgiler kaplıyor?..Sevgilerin esas sahibine yönelmeyince bir yük oluyor kalp..
Ey kalp seni Yaratan’dan çok sevebileceğin kimse var mı?..

Akıl…Güzelliklerin de kötülüklerin de gerçekleşmesinin önceki durağı..

İradeyle yönlendirilen niyetlerle anlamlanan ameller…
İşte ey aklım düşünmektir mesleğin..Tefekkürdür emelin..
Hayrı ve iyiyi hayal etmekte hayra karar vermekte iradene hakim olmakta yani senin işleyişinde belirleniyor her şey..Çizgiler böylece çiziliyor..

Dil türlü tatlarla mütelezziz..Türlü kelamlarla müteellim..
Bazen dökülen kelamın her biri ayrı bir tohum ayrı çınarlar yetiştirecek..
Bazen ağır bir yük olarak inecek insanların kalbine kırıcı sözler..
İşte ey dil!... Sarf ettiğin sözleri koru…Hayra dön şerde tutul..
İyi tad..Fabrikanın yasakçısı hükmünü koru..


R.Nazik Kaya

Sevgili dostlar bikaç gündür blogspotta mevcut olan sorunlardan dolayı bloğuma girmek mümkün olmuyordu,çok şükür bugün bi sorun yok gibi,bende fırsattan istifade bi arkadaşımızın bloğunda gördüğüm bu yazıyı çok beğendim sizlerle paylaşmak istedim,ben çok beğendim umarım sizde çok beğeniceksiniz,arkadaşımızın linkini de vermek istiyorum kureyşi,kendisinin bloğu gerçekten çok güzel paylaşımları için teşekkür ediyorum,selamlar...

KADİR GECESİ


Bereketli geçmekte olan bir Ramazan-ı Şerif’in Kadir Gecesini—İnşaallah—idrak etmiş bulunmaktayız.

Dayanışma ve kaynaşma yüklü bir mevsimin çok önemli bir dilimi sayılır bu gece.

Kuşkusuz bu geceyi önemli hâle getiren husus, Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan doğruya konu edinilmesidir.

Hatta Kadir Gecesi o kadar önemlidir ki, yılın herhangi bir gecesinde olabileceği ifade edilmiş; Ramazan-ı Şerif’in herhangi bir gecesinde ya da tekli gecelerinde olabileceği düşünülmüş ve nihayet Ramazan-ı Şerif’in son on günü içerisinde olabileceği de dile getirilmiştir.

Ancak ağırlıklı olarak yirmi yedinci geceye işaret edildiğinden İslâm dünyasında bu gece kabul görmüş ve ihyâ edilegelmiştir.

Bu gece son derece önemli ve kıymetli bir gecedir. Kur’ân-ı Kerim’in 97. sûresi bu gecenin ismini taşımakta ve şöyle başlamaktadır:

“Şüphesiz, biz onu Kadir gecesinde indirdik.” (Kadr Sûresi, 1. âyet).

Kur’ân-ı Kerim’in bu gece inmeye başladığını ifade eden bu cümle gecenin kıymetini arttırmakta ve Kur’ân ile onurlanan bir gece olduğunu vurgulamaktadır. Öyle bir kıymet ve değer ki ancak Allah takdir edebilir; haddini ve hesabını sadece O bilir. Nitekim hemen arkasındaki âyette bu kıymetin boyutuna işaret edilmiş ve şöyle buyurulmuştur:

“Kadir Gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin!” (Kadr Sûresi, 2. âyet).

Öyle ya Yüce Allah bildirmedikten sonra kim nereden bilebilir ki! Hz. Peygamber’e de bildiren ve öğreten O!

Müteakip âyette de ortaya atılan sorunun cevabını okuyoruz:
“Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadr Sûresi, 3. âyet).

Bin ayın seksen üç seneden fazla yaptığı düşünülürse ve bu rakamın bir insan ömrüne denk düştüğüne dikkat edilirse bu gecenin mahsulatı daha iyi anlaşılır. Demek ki hakkıyla ihyâ edilirse bir ömür kadar sevap kazandırabilir.

“İhya” sözcüğünün “canlandırma”, “can verme” ve “hayat sunma” anlamlarına geldiği göz önünde bulundurulursa bu gecenin dolu dolu geçirilmesi gerektiği anlaşılacaktır.
Öyleyse bu gece ne yapabiliriz:

Her şeyden önce samimi ve ciddî bir dönüşle Yüce Allah’a sığınmamız gerekir. Ayrıca, kendimize, ailemize, yaşayan ve ölen tanıdıklarımıza, dostlarımıza ve bütün İslâm âlemine içten duâ etmek önemli görevlerimiz arasında olmalıdır. Kuşkusuz Kur’ân gecesini Kur’ân okuyarak ve—varsa—kaza namazlarımızı kılarak geçirmek de yapabileceğimiz güzel faaliyetlerdendir.

Unutulmamalıdır ki, geceyi ihyâ etmek sadece uykusuz kalmak anlamına gelmez. Asıl yapılması gereken geceye can vermektir; canlandırmak ve canlı tutmaktır.

Çünkü:“Melekler ve Ruh o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.” (Kadr Sûresi, 4. âyet).

Başta Cebrail (as) olmak üzere pek çek meleğin dünyamızı onurlandırdığı bu geceyi önemli bir ganimet ve fırsat bilerek yararlanma yoluna gitmeliyiz.

Sırf bu geceye tahsis edilmiş bir ibadetin olmaması bizlere rahat hareket etme imkânı sunduğundan “yapabileceğimiz” her hayrın makbul olabileceğini düşünebiliriz. İçten ve samimice ne yapabilirsek kârdır ve önemli bir yatırımdır.

Sahip olduğumuz herhangi bir kötü alışkanlığı terk etmeye söz vermek bile bu geceyi ihya etmiş sonucuna bizi ulaştırabilir.

Bu gece tövbe gecesi, bu gece duâ gecesi, bu gece yalvarış gecesi, bu gece kırık gönülleri onarma gecesi ve bu gece önemli bir fırsat gecesi…

Kadir Gecesi ile ilgili sûrenin son âyetinde ise sabaha kadar devam edecek olan güzellik, bereket ve huzura işaret edilmektedir:

“O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr Sûresi, 5. âyet).

İnşallah, Kadir Gecesi olan bu gecenin kadrini bilmemiz ve şanına lâyık bir tarzda ihya etmemiz dileğiyle…

Gecemiz mübarek olsun efendim!
MEHMET C. GÖKÇE

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN

DOMATES SOSLU KARIŞIK KIZARTMA...

Sevgili dostlar,bugün sizlere domates soslu karışık kızartmayla geldim,Bütün gün oruç tuttuktan sonra bu güzel yemekle buluşmak çok keyifli oluyo,bence denemenizi tavsiye ederim,tarif yazmaya gerek duymadım malum herkesin bildiği bi yemek,Afiyet olsun arkadaşlar,sevgiler...

BİR KADIN (CAN DÜNDAR)



BİR KADIN

Bir kadın çocuktur aslında..
Çocuk gibi davranmayı sever.
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
ama asla onu bir Çocuk olarak görmeyeceksiniz.

Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez.
İster ki Erkeğin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile Erkeğin yapmasını bekler.
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.

Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.

Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın bilgindir aslında.
Neler yapabileceğini erkek aklI hayal bile edemez.
Yaratıcılığının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar.
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir.
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.

Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup
içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz...

Can DÜNDAR

HAYIRLI CUMALAR

SEN BENSİZ BEN SENSİZ



SEN BENSİZ BEN SENSİZ

dışarda bir yaz yağmuru
yaş sokaklar sensiz bensiz
akşam olmuş ılık rüzgar
loş ışıklar sensiz bensiz

bir masalmış geçen yıllar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde

ses vermiyor çalgıları
tavernalar sensiz bensiz
masamızda yabancı var
hatıralar sensiz bensiz

bir masalmış geçen yıılar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde

bitsin artık bu hikaye
kader çeksin kapımızı
kapanmışız kalbimize
sen bensiz ben sensiz

bir masalmış geçen yıllar
kaç yaprak var elimizde
aşk bir rüyaymış uyandık
adı kaldı dilimizde


Sevgili dostlar,beni eski bloğumdan az çok tanıyanlar benim yukarıda yazılı şarkıyı ne kadar çok sevdiğimi bilirler,sözler çok güzel birde COŞKUN DEMİR'den dinlendimi bi o kadar daha güzel bi şarkı oluyo,bestecisinin ve yorumcusunun yüreğine sağlık,paylaşmak istedim,sevgiler...

PAMUK POĞAÇA

BİR ADIN KALMALI

Sevgili gönül dostlarım yeni bloğumda yine sizlerle birlikteyim,ilk postumu çok sevdiğim İBRAHİM SADRİ'den dinlemeye alıştığımız bu çok güzel şiirle başlatmak istedim,umarım beğenirsiniz,sevgi ve selamlar...


Bir adın kalmalı geriye

Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

Aynaların ardında sır

Yalnızlığın peşinde kuvvet

Evet nihayet bir adın kalmalı geriye

Birde o kahreden gurbet

Sen say ki ben hiç ağlamadım

Hiç ateşe tutmadım yüreğimi

Geceleri koynuma almadım ihaneti

Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan

Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın

İçimin nehirlerinden

Evet yangın

Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

Evet kaybetmenin o zehirli buğusu

Evet isyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

Bu sevda biraz nadan

Biraz da hıçkırık tadı

Pencere önü menekşelerinde her akşam

Dağlar sonra oynadı yerinden

Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam

Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı

Yani ben seni sevdiğim zaman

Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

Yine de

Bir adın kalmalı geriye

Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

Aynaların ardında sır

Yalnızlığın peşinde kuvvet

Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

kaybetmek için erken

sevmek için çok geç

İBRAHİM SADRİ

Canım arkadaşım kadim dostum derya blog hazırlığında bana olan yardımlarından dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum,seni çok seviyorum canım arkadaşım,sevgiler...